Demir Cevherini Paçallamak?
Kardemir 2024 yılı faaliyetlerinin değerlendireceği olağan genel kurulunu Mart ayı sonunda gerçekleştirdi.
Uzun sayılabilecek bir süre sonra biz de genel kurula katılarak gözlemleme fırsatı bulduk.
Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Demir’in açılış konuşması iyi hazırlanmış, kendilerini buranın sahibi sananlara ve onların maşası kumbara kalemlere devlet ağzı ile verilmiş bir cevap niteliğinde idi.
Daha önce defalarca anlattığımız gibi, kaynağı çayın taşı olan maddi imkanlarla çayın taşını vurma sevdasındakileri de gözlemledik.
Kumbara kalemlerle kopartmaya çalıştıkları bir bardak fırtına kadar bile değillerdi.
Faaliyet raporlarının müzakeresi sırasında söz alan Kardemir emeklisi bir küçük hissedarın sorusuna bile tahammülleri olmadığını gördük yönetimde olsun denilenlerin.
Kendisi kumbara kalemlere aklına gelen her şeyi yazdırırken, küçük hisse sahibinin bir sorusuna tahammül edemeyen damat mı her şeye rağmen istediği yerde olacak?
Ülkü İstasyonuna gelen cevherin Bulak köyü tarlalarında nasıl paçallandığının hesabını önce bir versinler.
Sonra;
Kardemir için “Buraya, bu tabelaya ismimi yazdırmadan ölürsem gözüm açık gider.” Hayallerinin adice bir hayal olduğunu da görecekler.
Biliyorum;
Biliyorlar.
Biliyorlar, ama arkalarına maddi imkanlarla aldıkları gücü tükenmez sandıkları için cüretkarlar.
Devlet herkes için, ama herkes için özellikle de yetimin hakkına, devletin kör kuruşuna göz dikenler için ;
KADİFE ELDİVEN İÇERİSİNDE ÇELİK YUMRUKTUR.
Akıl Adalet
Öylesine güzel bir ülkede yaşıyoruz ki.
Öylesini güzel bir coğrafyada varız ki.
Kıymetini bilmiyoruz.
Allah’ın bilip isteyerek yerleştirdiğine inandığım bu coğrafyada her türlü zorluğa, içeriden ve dışarıdan ihanetlere rağmen kardeşce yaşadık.
Son zamanlarda siyasete hakim olan dil nefret saçıyor.
İdam sehpaları kurulup, giyotinler bileyleniyor.
Son olarak Merhum Alparslan Türkeş’in kızı Milletvekili Ayyüce Türkeş Taş’a merhum babasının mezarı başında gerçekleştirilen fiil, ardından Ana Muhalefet Partisi Lideri CHP Genel Başkanı Özgür Özele yapılan saldırı iyiye gitmediğimizin son işaret fişekleri olsa gerek.
Kendilerine uyduramadıklarını Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ’da olduğu gibi demir parmaklıklar ardında uyduruk suçlamalarla esir almak siyasetin şirazesinin kaydığını gösterir.
Hukukun koltuk koruma uğruna zorlanarak partisinin cumhurbaşkanı adayı olarak göstermeye hazırlandığı bir belediye başkanının da hapse atılması tehlike çanlarının yüksek düzeyde alarmlara dönüştüğünü görmemek için kör olmak lazım.
Fatih Sultan Mehmet’in güzel bir sözü var.
Der ki;
“Aklı öldürürsen ahlak da ölür.
Akıl ve ahlak öldüğünde millet bölünür.
Kadı’yı satın aldığın gün adalet ölür.
Adaleti öldürdüğün gün devlet de ölür.”
Gerisi laf- gözaf.
Üfürüklü mühür
Ciğerimiz yanmıştı.
Akıllarımız almamıştı.
21 Ocak 2024 günü Bolu Kartalkaya Grant Kartalkaya otelde meydana gelen yangında 78 kişi hayatını kaybetmiş 51 kişi de yaralanmıştı.
Olay tüm projöktörlerin oteller çevrilmesine neden olmuştu.
Valilik ilimizdeki oteller için de belediyeleri uyarmış ve hassas davranılmasını istemişti.
Sonra bir duyduk ki, Safranbolu’da Cinci Han Otel de ruhsatsızmış.
Cinci Han kapatıldı. Mühürlendi.
Mühürleyen Safranbolu Belediyesi.
Ama, piyasaya otelin valilik tarafından kapatıldığı üfürülmüş.
Kulağımız gelen bilgilere göre çakma topuklu efe bu üfürmeler sonucu valilik bürokratları ile sıkıntılar yaşıyormuş.
Günler uzuyor.
Bakıp göreceğiz.
Zaman çok şimdiki harddiskler çok yer kaplamıyor ama iyi bilgi depoluyor.